
“ABD`nin yeni Başkanı Barack Obama`nın yemin töreninde yaptığı konuşma metnindeki tarihi cümleler 27 yaşındaki bir genç tarafından kaleme alındı.
Başkanın TBMM'de yaptığı 25 dakikalık konuşma metninin altında da imzası bulunan Jon Favreau, kısa saçları ve çocuksu yüzüyle sıradan biri gibi görünse de, ABD’nin yeni Başkanının, Obama’nın deyimiyle “düşüncelerini okuyan adamı”, yani metin yazarı...
Beyaz Saray’daki metin yazarları arasında en gençleri olan Favreau, bundan 4 yıl önce Demokrat başkan adayı John Kerry ile çalıştığı dönemde “şans” eseri keşfedildi.

Keşfedilme hikayesi ve genç yaşıyla, habercilerin dikkatini çekip kendini haber yaptırmış olan bu arkadaş; terhis olduktan sonra hala kaymakam olabileceği inancıyla yaşayan ben de, tokat etkisi yaratmıştı. Kanada kökenli bir aileye mensup ve benimle aynı yıl (1981) doğumlu olduğu, Siyasal bilimler fakültesini derece ile bitirdiği, Obama ile şans eseri karşılaştığı, rahat bir kişiliğe sahip olduğu için konuşma metinlerini hazırlarken sıkıcı ofis ortamlarını değil de Starbucks’ı tercih ettiği, Rock Band video oyununda çok başarılı olduğu ve iyi gitar çaldığı, Hillary Clinton'lı fotoğrafıyla adının skandala karışmak üzereyken saray tarafından olayın örtbas edildiği, etkin bir facebook ve twitter kullanıcısı olduğu konuları defalarca geçti gözümün önünden.
Dünyanın öbür ucunda yaşıyor… Belli ki “kafa bir eleman”… Hayata dair ortak bunca noktamız var derken, yakın markajımda olması gereken isimler arasına çoktan adını yazdırmıştı.
Çıktığım ilk çarşı izninde, kendimi internet kafenin birine atıp derhal bir twitter hesabı açmalıydı… Twitter bu anlamda birini markaj altına almak için kelimenin tam anlamıyla biçilmiş kaftandı…
Öte yandan ister istemez; “-şu adamı göstermeyin bana, şansı yaver gitmiş, ah o şans bende olacaktı ki!” deyip iliklerime kadar işleyen kıskançlığı imrenme duygusuyla değiş tokuş ederken, bu hikayenin Türk versiyonunu düşünmeden edemiyor insan… Örneğin Obama'nın ikna gücü yüksek ses tonu ve vurgusuyla bütünleştirdiği bu metinlerin mimarının bizdeki versiyonu, yani bizim Başbakanımızın konuşmalarının dahisi kimdir?: Yalçın Akdoğan. Kendisi ayrıca bir gazetenin köşe yazarlığını da yapmakta. Öyle Favreau gibi genç biri değil ve Başbakanın metin yazarlığı işine alınmasında da şans(!) faktörünün ne kadar etkili olduğunu takdirlerinize bırakıyorum.

Favreau; varlığıyla, hikayesiyle, işiyle, rahatlığıyla bizlere örnek(!) olurken, bizim niye Favreau’lara örnek teşkil edemiyor oluşumuz ise ayrı bir yazı, hatta tez konusu…

Ülkemiz gençleri dünyada olup bitenden bazen 2 gün gecikmeyle haberdar olsa da, gerçek gündem yerine sanal gündemlerle vakit kaybetsek de, biz yine de inancımızı yitirmeyelim.
“Yes we can!…”
1 yorum:
1-Dediginiz gibi bizim politikacılarımız herseyi kendileri bildiginden ufuk acacak genclerle calısmayı dusunmez.
2.hep tekrarlıyorum ben twitterin msn olmasından ziyade bana bilgi ve haber verme ihtimalini sevdim.Ama bizde maalesef msn gibi kullanılıyor.yedim içtim hosgectim misali
3.Politikacılardan Sosyal Alemi kim cok iyi kullanırsa fersah fersah one gecer,zira Obamanın kampanyasında İnternet uzerinden milyonlara ulasıldı.
4.Politikayla ugrassaydım cooktan bifiil Twitterv efacebookda yeralmıstım,fan sayfalarım degil..
4.Aynı fikri paylastıgım birini okumak keyif verdi kaleminize saglık
Yorum Gönder