5 Ocak 2010 Salı

2005 - 2006 Akademik Yılı Genel Faaliyet Raporu


Genel Değerlendirmeler Kısmı 
Senato Görüş ve Öneriler Bölümü

Kariyer ve Yönetim Topluluğu olarak kendimizi ifade etme yolunu, ortaya koyduğumuz faaliyetler ve giriştiğimiz etkinliklerle gerçekleştirmeyi etken kılarak, bir yandan akademik ve sosyal gelişimimize sağladığımız katkı, öte yandan kurduğumuz sıcak arkadaşlık ilişkileriyle şekillendirilen diyalog ortamında, elbette üzerinde durup düşünülmesi gereken, hassasiyetle yaklaşılması ve çözümü yolunda ivedilikle gerekli önlemlerin alınmasının elzem olduğu konu ve olaylarla da karşılaşılmış ve hazırlanan iş bu rapor kapsamında ele alınması gereken hususlar olduğu tarafımızdan değerlendirilmiştir.

Üniversiteler; bilimin yeşerdiği , aydın beyinlerin yetiştirildiği, teknolojik, yenilikçi ve kaliteli eğitim – öğretim alanının yaratılması yolunda; akademik, sosyal, kültürel, sportif ve sanatsal faaliyetlerin yürütüldüğü, karşıt görüşlerin özgür tartışma ve kendini hür olarak ifade etme ortamı bulabildiği, Atatürk ilke ve inkılaplarına, cumhuriyete, demokrasiye ve laikliğe, insan hak ve özgürlüklerine yürekten bağlı, geleceğin teminatı olan genç dimağları bünyesinde barındıran, özerk kurumlardır.

Bu kurumlarda eğitim gördükten sonra kanatlarını takıp bu kutsal yuvadan ayrılan her bireyin en önemli misyonu; dürüst, namuslu ve şerefli birer aile üyesi olarak vatanına, milletine ve ulusal değerlerine sahip çıkan, onları koruyup yücelterek kendisine ve elbette çevresine faydalı ve duyarlı vatandaşlar olma yönünde çalışmak olmalıdır.

Bünyesinde eğitim – öğretim görerek akademik ve sosyal faaliyetlerimizi yürüttüğümüz Trakya Üniversitesi ailesinin bir parçası olmaktan gurur duyan öğrenciler olmanın yanı sıra, anılan misyonu layıkiyle taşımaya gayret gösterdiğimizin bu noktada altı önemle çizilmelidir.

Denilebilir ki Trakya Üniversitesi, son yıllarda sergilediği duruş ve gerçekleştirdiği atılımlarla oldukça önemli bir ilerleme kaydetmiş bulunmaktadır. Gerek eğitim – öğretim alanında sağladığı başarıyla, gerek kurumsal alt yapısı ve fiziksel gelişmeye dayalı yatırımlarıyla, gerekse öğrenci temelli yaklaşımı ve toptan kalite anlayışıyla Trakya Bölgesinin hayat damarlarından biri ve parlayan yıldızı olarak emin adımlarla ilerlemektedir.

Bu tespit ve görüşleri içinde barındıran cümlelerin hiçbir baskı ve etki altında olmayan üniversite öğrencilerince kuruluyor olması ise ayrıca dikkatleri celbeden bir unsur olarak karşımızda durmalıdır.

Üniversitemizin sahip olduğu; sanatsal, sportif ve kültürel çalışmalarla desteklenen akademik ve sosyal imkanlarının geliştirilmesine aralıksız devam edilmesi gerekirken, sahip olunan imkanların tanıtımının da başarıyla gerçekleştiriliyor olması gerekmektedir. Yapılan tanıtımlar hem üniversitemizin gelişimine katma değer yaratacak hem de cezbedici unsurları vurgulanarak tercih sebebi olma noktasına ulaşma yönünde önemli birer girişim olacaktır. Her şeyden önce gerek öğretim üyeleri ile idari personeli gerekse öğrenciler açısından kalifiye bireyleri bünyesinde barındırabilme yolunun açılması sağlanacaktır.

Diğer üniversitelerde örnekleri bulunmakla birlikte, bu bağlamda ihtiyaç duyulan en önemli çalışmalardan biri, üniversitemizi tanıtıcı filmin hazırlanmasına yönelik yürütülecek bir projenin bir an evvel hayata geçirilmesi olmalıdır. Rektörlük Makamı bünyesinde bulunan Özel Kalem biriminden ayrık bir sekreterya biriminin daha kurulması ve Basın – Yayın ve Halkla İlişkiler biriminin de birbirinden ayrıştırılarak Basın – Yayın, Halkla İlişkiler olmak üzere iki ayrı birim halinde teşkilat yapılarının oluşturulmasının yanı sıra, anılan birimlerin koordinasyon ve işbirliği senkronizasyonunun sağlanmasıyla, kalifiye elemanlar ve gelişmiş teçhizatla donatılması, elbette bu projeyi destekleyici unsurlar olarak değerlendirilebilir.

Günümüz sınav sistemi gereği ÖSS’ye girip tercih aşamasına gelen öğrencilerin mutlaka Trakya Üniversitesi’ni yakından tanıma fırsatını bulabilmelerini sağlayacak girişimler desteklenmelidir. Üniversitemizin sahip olduğu fiziksel ve soysal imkanlarının yanı sıra mevcut akademik kadrosunun da tanıtımı, bu konsept içine önemle dahil edilmelidir. Şüphesiz her öğrenci sosyal kaygılarının yanı sıra alacağı eğitimin kalitesini ve hangi öğretim üyelerinden, hangi dersin, hangi konjonktürel perspektifte kendisine sunulacağını da irdeleyerek tercihini yapmaktadır. Bu sayede öğretim üyeleri arasında da bir rekabet ölçütü oluşturularak taban puanların önceki yıllarla kıyaslanması yoluna gidilip, tercih edilme unsurları desteklenmeli, aksi durumda neden ve sonuçları ilgililerince gözden geçirilmelidir. Yeri gelmişken kimi öğretim üyelerinin akademik ûnvan alma kaygısıyla veya diğer yersiz gerekçelerle yerlerine asistanlarını derslere sokmaları hususu, öğrenciler arasında ciddi rahatsızlıklar yaratmakta ve konuya ilişkin önlemlerin ivedilikle alınması gerektiği de tarafımızdan değerlendirilmektedir.

Kabul edilmektedir ki, ÖSS’de yüksek puan alan öğrencilerin üniversitemizi tercih ediyor olması, eğitimde kalitenin öncelikli ifadesi olarak karşımıza çıkacak, öğretim üyeleri açısından da karşılıklı etkileşim yoluyla çıtamızın daha da yukarılara çekilmesine sebep olacaktır.
Tüm bunların yanı sıra yüksek öğretimlerini tamamlayıp lisansüstü eğitim almak isteyen öğrenciler açısından da, anılan hususların aynı pota içinde değerlendirilebileceği de dikkatlerden kaçmamalıdır.

Unutulmamalıdır ki; bir kurum onu yaratan insanların kalitesiyle çalışır. Bu nedenle en önemli davranış şekillerinden birisi de nitelikli insan gücünü kuruma çekebilmektir. Dolayısıyla uygulanacak insan kaynakları yönetimi; sadece kurum içinin değil, aynı zamanda kurumun dışındaki kaynakları değerlendirme ve kuruma çekebilme becerisini canlı tutmalıdır.

2005 yılında yayımlanan akademik makale sayısı açısından değerlendirildiğinde Türkiye 1.’si olan üniversitemizin, önümüzdeki yıllarda da aynı başarıyı muhafaza ederek yükseltmesi, biz Trakya Üniversitesi öğrencileri açısından mutluluk vesilesi olmaktadır ve olmaya da devam edecektir. Unutulmamalıdır ki, mezun olan her öğrenci arkadaşımız yaşamının sonuna dek isminin önünde Trakya Üniversitesi Mezunu sıfatını taşımanın haklı gururunu yaşamak isteyecektir.

Bu vesile ile; Sivil Toplum Kuruluşlarıyla sürekli diyalog halinde olan üniversitemizin, Trakya Üniversitesi Mezunları Derneği ile de ilişkilerini geliştirmesi ve mezunlar arasındaki iletişimin arttırılması hususundaki her faaliyetin hassasiyetle desteklenmesi gerektiği de tarafımızdan değerlendirilmektedir.

Bir başka desteklenmesi gerektiği düşünülen husus, üniversite – sanayici işbirliğidir. Bu alanda geniş bir potansiyele sahip olmasına karşın bölgemizde yer alan sanayici ve iş adamlarının üniversitemiz ve öğrenci arkadaşlarımızla yakın temas halinde olmaması, almakta olduğumuz akademik eğitimde hem teorinin pratikle desteklenmesinin önünü tıkamakta, hem de yarının potansiyel çalışanları olan biz öğrencilerin, iş dünyasına ve bu alandaki gelişmelere yabancı kalmasına sebep olabilmektedir. Öğrenci arkadaşlarımız ve mezunlarımızın, iş arayan değil, iş verenlerce aranan ve kendi işini kurup onda başarılı birer girişimci olmaları noktasına ulaşılması en büyük ideal iken, Abant İzzet Baysal Üniversitesi ve Malatya İnönü Üniversitesi konuya ilişkin önemli örnekler olarak karşımızda bulunmaktadır. Yöre halkıyla el ele verilerek bilime yapılan katkı, hem üniversitelere hem de yöre yaşayanlarına göz ardı edilmeyecek ölçüde katma değer yarattığı aşikardır.

Bu bağlamda Trakya Üniversitesi öğrencilerinin karşılaştığı ciddi sıkıntılardan biri de, ortak yaşam alanlarımızı paylaştığımız çevre halkının, Trakya’ya özgü sıcakkanlılığını, misafirperverliğini ve samimiyetini zaman zaman bizlerden esirgiyor olmasıdır. Yapılan her türlü faaliyet tüm halkımıza bizler tarafından açık olarak sunulurken, yöremizin kültürel değerleri korunup yüceltilirken ve tanıtımı her platformda başarıyla gerçekleştirilirken, esnaftan ev sahiplerine varıncaya dek öğrenciyi maddi unsur olarak gören zihniyet ve iyi niyetsiz yaklaşım devam etmekte; artık üniversitemiz yönetimince bu durumun çeşitli platformlarda yüksek sesle dile getirilmesi gerektiği tarafımızdan öngörülmektedir.

Hassasiyetle yaklaştığımız bir başka önemli husus; Üniversitemiz Senatosunun almış olduğu ülke ve dünya gündemine ilişkin kararlar ile sergilenen siyasal duruşun; tarafımızdan, her koşulda desteklenmekte ve üniversitemiz öğrencilerinin tamamının alınan kararların arkasında olduğunun bir ifadesi olarak, hazırlanan iş bu rapor nezdinde kayıt altına alınmasıdır.

Yönetim Kurulumuz; laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve O’nun Atatürkçü kurumlarına yapılan her türlü saldırıyı şiddetle kınamaktadır ve bu duruşundan her koşulda asla vazgeçmeyeceğini daha önce de olduğu gibi, yüksek sesle, her platformda ifade etmeye devam edecektir. Bu bağlamda, Senatomuzun aldığı kararlar kamu oyuna ve basın – yayın organlarına internet sitesi aracılığı ile deklare edilirken, dekanlıklara yazılacak bir yazıyla, öğretim üyelerince alınan kararların öğrenci arkadaşlarımıza okunmasının sağlanması da, yerinde bir davranış olarak değerlendirileceği naçizane öngörülmektedir.

Üniversite öğrencilerinin her türlü konuda başvurabileceği, sıkıntı ve problemlerini paylaşabileceği ve üniversite yönetimleriyle diyaloğa geçmesi ve çözüm önerileri sunması adına, şahsına senato üyeliği ve oy hakkı tanınan “öğrenci temsilciği” özerk üniversitelerin vazgeçilmez unsurları arasında yer almaktadır.

Öğrenci temsilciği üniversitemizde; diğer üniversitelerden çok ötede, demokratik seçimlerle, hiçbir siyasi gurubun veya zümrenin yararına davranışlar sergilemeyen kişiler olarak iş başına gelmektedir.

Bu konuda şanslı olan üniversitemiz öğrencilerinin talihsizliği, göreve gelen öğrenci temsilcilerinin genellikle asosyal kişiler olmasından ileri gelmektedir! Yapmış olduğumuz tespitler, ne yazık ki öğrenci temsilcilerinin etkisiz ve verimsiz kişiler olduğu yönündedir. Bütün bir akademik dönem boyunca görev yapan öğrenci temsilcisini çoğu arkadaşımız ne yazık ki dönem sonunda şenlik haftasında, -lütfen- yapmış olduğu konuşma esnasında görebilmektedir. Üniversitemiz tarafından düzenlenen geniş çaplı etkinliklerde yer almayan, öğrencilerin akademik ve sosyal gelişimlerine fayda sağlayacak proje ve fikirler üretmeyen, sorunlarına çözüm önerisi sunamayıp gerekli mercilere aktarımda kendini acz içinde bulan, en önemlisi bizleri temsilen senato toplantılarına katılmayan bir öğrenci temsilcisi düşünülemez!

Ne yazık ki Kariyer ve Yönetim Topluluğu olarak kimi etkinliklerde gördüğümüz lüzum üzerine zaman zaman bu misyonu üstlenmiş olarak kendimizi bulmuş ve hatta Yönetim Kurulu Eş – Başkanlarımız bu şekilde lanse edile gelir olmuştur. Bu durumdan ötürü duymuş olduğumuz derin rahatsızlığı dile getirirken, konuya ilişkin olarak ivedi önlemlerin alınması gerektiği hususuna da dikkat çekilmelidir.

Bu ironiyi içinde barındıran koşulun, öğrenci temsilciliği seçimine ilişkin mevcut sistemde yer alan kriterlerin beklentileri karşılayacak düzeyde saptanamamış olmasından ileri geldiği düşünülmektedir. Akademik alanda oldukça başarılı olan bir öğrenci; sosyal, kültürel veya sportif alanda da başarılı olabileceği gibi başarısızda olabilir ya da tam aksi yönde; sosyal, kültürel veya sportif alanda başarılı olan bir öğrenci, akademik alanda başarılı veya başarısız olabilir. Burada aranması gereken koşul, hem akademik alanda hem de diğer alanlarda öğrencinin başarılı olması kriteridir. Kişiden ancak bu şekilde etkin ve verimli bir performans sergilenmesi beklenebilir.

Seçimlerde aday olabilme kriterlerine bakıldığında; diğer alanlarla ilgili olarak herhangi bir düzenleme yoluna gidilmemiş olması ve başarı göstergesi olarak ileri sürülen akademik başarısına ilişkin beklentinin çok yukarılarda olması göze çarpmaktadır.

Karşılaşılan bu sıkıntının giderilmesi yolunda atılacak en önemli adımın; salt akademik başarının genel başarıyı içinde barındırdığına olan inancın terk edilerek, seçim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi; alttan aldığı azami ders sayısını belki biraz arttırarak kriterin bu sayede aşağı çekilebilir olmasının yanı sıra, öğrencinin mutlaka Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı bünyesinde faaliyet yürüten bir öğrenci topluluğuna üye olup, en az bir yıl süreyle aktif olarak görev almış olması koşulu getirilerek, seçilmesi halinde topluluklarla ilişiğinin kesilerek üyeliğinin fesh edilmesiyle yine özerk yapısının korunması yoluna gidilmesi gerektiği şeklinde çözüme kavuşturulabileceği tarafımızdan öngörülmektedir.

Diğer bir husus; uzun ve kapsamlı bir çalışmanın ürünü olan Ergene Havzası’na yönelik çevresel etki analizi kapsamında hazırlanan raporun, hayata geçirilmesine yönelik sergilenen hassasiyetin sürdürülür olmasına yönelik girişimler, üniversitemizin bir bölge üniversitesi olarak üstlendiği misyonun en belirgin ifadesi olmasından bahisle, diğer kurum ve kuruluşlarla ortaklaşa yürüttüğü çevresel duyarlılık yaklaşımını ortaya koyan projeler, etken ve edilgen kılınmalıdır. Görülmektedir ki; üniversitemizin diğer kurum ve kuruluşlarla yürüttüğü faaliyetlerin çevresel etki değerlendirimine (ÇED) yaptığı katkı asla göz ardı edilemeyecek boyuttadır. Öte yandan kendi iç bünyesinde, öğrenci arkadaşlarımız tarafından Genç TEMA Topluluğu’nun kurulmasıyla sergilenen yaklaşım ise memnuniyet duygularımızla karşılık bulmaktadır.

Geçtiğimiz dönem inşâsı tamamlanarak öğrencilerimizin istifadesine sunulan olimpik yüzme havuzun yanı sıra projesi henüz hayata geçirilen Kültür Kompleksi’nin hizmete açılması büyük bir heyecanla beklenirken, sosyal aktivitelerin küçümsenmeyecek ölçüde beslendiği Türkan Sabancı Kültür Merkezi’nin, bir an önce muhtaç olduğu yenileme ve bakımının yapılması gerekliliği de, tüm öğrenci topluluklarınca varılan ortak bir mutabakattır.

Yeni binasıyla modern ve proaktif bir yapıya kavuşan merkez kütüphanemizin en önemli sujelerinden biri olan e-kütüphanecilik anlayışının daha da geliştirilerek, yeni kitap alımları ve bilimsel yayınlara üyelikler ile, öğrencilerin bilgiye ve erişimine ilişkin susuzluğunun her geçen gün artıyor olması hasebiyle, daha fazla maddi kaynak aktarımının yapılarak, bölgenin en büyük ve en geniş elektronik veri tabanlı kütüphaneyi haiz kılmak; öğrencilerimiz, akademisyenler, araştırmacılar ve diğer çevre halkı için şüphesiz, bilgiye yapılan oldukça önemli bir yatırım olarak kabul görecektir.

Tüm bu fiziki imkanların bizlerin hizmetine sunulmasına dair yapılan ve yapımına devam edilen yatırımların yanı sıra, Kariyer ve Yönetim Topluluğu olarak etkinliklerimizin neredeyse tamamına yakınını gerçekleştirdiğimiz Devlet Konservatuarı Sanat ve Eğitim Merkezi’yle birlikte, yeni kurulan ve önümüzdeki dönemde öğrenci alımıyla eğitim – öğretim alanında faaliyet göstermeye başlayacak olan Güzel Sanatlar Fakültesi de üniversitemizin sanata ve sanatçıya verdiği önemin elitist bir ifadesi olacaktır.

Kabul edilmektedir ki; üniversite öğrencilerinin tüm akademik ve sosyal yaşamlarını idame ettirdikleri mekanlar; genel konseptte üniversite yerleşkeleri veya diğer bir deyişle kampüs alanlarıdır. Öğrencilik yıllarının en güzel anılarının yaşandığı kampüs alanları, adeta ayrı birer şehir, ayrı birer kentsel yaşam alanlarıdır. Bu bağlamda üniversite sözcüğünün “evren kent” olarak karşılık bulduğu Türkçe sözlüğün işaret ettiği fenomenin içi devamlı surette doldurulması beklenilmektedir. Diğer yerleşkelerdeki fakültelerin Güllapoğlu Yerleşkesine taşınması belki bu yolda atılmış önemli bir adım olarak kabul edilse bilse, bilhassa Güllapoğlu Yerleşkesi’nde akademik ve sosyal yaşamlarını sürdüren öğrencilerin, modern ve gelişik bir kampüs yaşamının varlığından bahsederken güçlük çekiyor olması üzüntü vesilesidir. Bu hususun korunma göreceği en tutarlı idea, üniversitemizin elbette genç bir kurum olmasıdır. Ancak hemen ifade edilmelidir ki; bu husus, dinamizmi de içinde barındıran bir paradokstur.

Güllapoğlu Yerleşkesi’nin merkez kampüs haline dönüştürülmesine ilişkin girişimler, önemli bir açılım olarak karşımızda durduğu yönünde değerlendirilmektedir. Bu açılım çerçevesinde; üniversitemizin en önemli etkinliklerini gerçekleştirdiği Devlet Konservatuarı Sanat ve Eğitim Merkezi’ne giden güzergah boyunca, daha önce çirkin saldırılara maruz kalan Lozan Anıtı çevresindeki heykel gruplarının bu güzergaha konumlandırılarak daha çok sanatseverin dikkatine sunulması yoluyla enteresan bir peyzaj örneğinin sergilenmesi; yetersiz olduğu gözlemlenen çöp ve atık kutularının tüm yerleşke güzergahı boyunca uygun mesafelerle konumlandırılması; içinde yemekhane ve öğrenci topluluklarının çeşitli aktivitelerini yürüttüğü salonlar bulunan menza binasının da, tekrar elden geçirilerek modernizasyonunun sağlanması; öğrencilerin gereksinim duyduğu sanat, spor ve eğlenceye yönelik büyük bir rekrasyon alanı dahilinde, bünyesinde sinema, cafe, fitness center gibi mekanları da barındıran bir parkın oluşturulmasına ilişkin projenin hayata geçirilmesi gerektiği hususları, tüm öğrenci arkadaşlarımızın ortak bir öngörüsü olarak dile getirilmektedir.

Öğrenci topluluklarının tamamına; içinde bilgisayar, internet bağlantısı, toplantı masası ve oturma grupları gibi merit malların bulunduğu klüp odalarının, akademik danışmanlara veya topluluk yöneticilerine zimmeti yoluyla dönüşümlü olarak tahsisinin yapılarak, gereksinim duyulan en önemli ihtiyacın giderilmesi beklentisinin de, bu noktada dile getirilmesi gerekmektedir.

Her yıl mayıs ayında gerçekleştirilen Şenlik Haftası’nda yer alacak etkinliklerin, Güllapoğlu Yerleşkesine taşınması hususu; yine merkez kampüs olma yönünde ve kampüs yaşamını destekleyici bir fikir olarak tercih edilebileceği dikkatlerden kaçmamalıdır.

Trakya Üniversitesi; öğrencilerinden öğretim görevlilerine, idari personelinden yürüttüğü faaliyetlere varıncaya değin sahip olduğu zihniyetiyle; cumhuriyetin en önemli eğitim kurumlarından birisi olarak oldukça önemli bir misyona sahiptir. Bir cumhuriyet üniversitesine yakışacak en önemli girişimlerden biri olmasından bahisle, bir çok yerde büstü bulunmakla birlikte, Gelecek Yönelimlerimizin İşaret Ateşi Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün heykelinin, yerleşkenin uygun bir yerine dikilmesi, çevre düzenlemesi ve peyzajının yapılarak, etrafında resmi törenlerin de icra edilebileceği ve açık alan oturma gruplarının yer alabileceği bir projenin hayata geçirilmesi ile üniversitemiz ve yerleşkemizin adeta taçlandırılacağı düşünülmektedir. Topluluğumuzun önümüzdeki dönemde hayata geçirmeyi planladığı en önemli faaliyetlerden biri olarak gündemimizde bulunan bu fikir üzerinde, kendileriyle iadeyi ziyaret maksatlı yapmış olduğumuz görüşme esnasında İl Jandarma Alay Komutanımız Sayın Yusuf Burhan ERGİN, bu girişimimize ilişkin olarak gerekli her türlü maddi – manevi desteği vermeye hazır olduğunu ifade etmiş, hali hazırda proje departmanımızın gerekli alt yapı çalışmalarını tamamlaması akabinde projemiz, Rektörlük Makamımıza arz edilerek yüksek tensiplerine sunulacaktır.

Kariyer ve Yönetim Topluluğu; İl Jandarma Alay Komutanlığı’nın yanı sıra; Edirne Valiliği, TBMM Üyeleri, İl Garnizon Komutanlığı, 54. Mknz. P. Tug. Komutanlığı, Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı, İl Emniyet Müdürlüğü, Özel İdare, Defterdarlık, Vergi Dairesi Başkanlığı, Resmi ve Özel Bankalar, Çeşitli Oda Başkanlıkları gibi il protokolüne ilişkin diğer resmi ve özel kurumlar ile de dönem boyunca son derece iyi ilişkiler geliştirmiştir. Kurulan ilişkiler, topluluk etkinlikleri temelinde gerçekleştirilmiş, Yönetim Kurulumuz özellikle bu hususa son derece önem vermekle birlikte, karşılıklı samimi diyaloğun devamlılığı yönünde gerekli her türlü hassasiyeti göstermeye devam edecektir.

Topluluğumuzdan ayrık olarak ele alındığında Edirne Belediye Başkanlığı ile üniversitemiz öğrencilerinin istenilen ve beklenilen diyalog ortamını yakalayamamış olması hususuna da burada yer verilmeye değer görülmüştür. Uzun bir süreç neticesinde varılan bu izlenim, Belediye Başkanlığı’nın ve diğer orta düzey bürokrat ve çalışanlarının öğrenci arkadaşlarımızın akademik çalışmalarının pratik yapılanmasında sağladığı katkının gün geçtikçe arttığı gözlemlenmekle birlikte hala tatmin edici düzeye ulaşamadığı yönündedir. Elimizde ciddi örnekleriyle sabit sergilenen tutum ve yaklaşımların ise, anlamlandırılmasında güçlük çekilmektedir.

Topluluğumuzun bir diğer iyi ilişkiler geliştirdiği basın – yayın kuruluşları ise gerçekleştirdiğimiz her türlü etkinliği yakinen takip etmiş, yayım ve bültenlerinde faaliyetlerimize geniş yer vermiştir. İlişkilerimizin geliştirilmesi yönünde Halkla İlişkiler Departmanımız ve Basın – Yayın Departmanımız özellikle bu hususta yoğun çaba ve mesai harcamışlardır.

Küreselleşen dünyamızda, kominikasyonun hayal bile edilemeyecek düzeye ulaşması neticesinde; yasama, yürütme ve yargı erklerinden sonra medya, dördüncü kuvvet olarak karşımızda dururken; kamuoyu oluşturulmasında etken bir gücü elinde bulunduran basın, informal ilişkileri de kapsayan, yer yer asimetrik bir ağ görünümünde önemli bir vizyon ve misyona sahiptir.

Elinde bulundurduğu erkin önem ve kifayetine binaen bu ciddi misyon, peşi sıra ciddi bir sorumluluğu da bünyesinde barındırmaktadır. İstisnaların kaideyi bozmayacağı ifadesiyle, bu sorumluluğu haiz olmayan bazı kişilerin basın mensupluğu yapabiliyor olması ise bizler için üzüntü vesilesidir. Özellikle temsil ettiği kişi veya kurum adına bulunduğu bazı ortamlarda yersiz yorumlar yaparak sergilediği snob tavrın yanı sıra, elinde bulundurduğu erki kullanmada takındığı iyi niyetsiz yaklaşım neticesinde kendisine muhatap bulamayan bir yerel medya mensubunun varlığı sadece bizler tarafından değil mensubu olduğu meslek çalışanlarınca da kaygıyla karşılanmış ve düşündürücü bulunmuştur.

Topluluğumuz ve öğrenci arkadaşlarımız gerek görüldüğü takdirde gerçekleri ifade etmede ve dezenformasyonları su yüzüne çıkarmada kendini asla acz içinde bulmayacak ve Trakya Üniversitesi’nin, öğrencilerinden idarecilerine gerçek mânâda bütünsel bir “ aile ” olduğunu sergilemekten kıvanç duyacaktır.

Topluluğumuzun yürüttüğü etkinliklerde en önem verdiği konuların başında faaliyetlerimizin tam bir güvenlik ve esenlik içinde gerçekleştirilebilir kılınması gelmektedir. Bu hususta özellikle topluluğumuzun, hakkında yayılmakta olan olumlu intibasına ve etkin faaliyetlerine gölge düşürebilecek her türlü girişimden şiddetle kaçınılarak, olası provokasyonları önleme gayreti eksiksiz devam ettirilecektir.

Tüm komisyon ve departman başkanlıkları ve denetleme kurulumuz anılan hususa ilişkin gerekli tedbirleri alma ve eyleme dökebilme konusunda tali bir salahiyete sahiptir. Asıl salahiyet sahiplerinin ise topluğumuz etkinlikleri ve üyelerine yönelik yürüttüğü espiyonaj faaliyetlerine tarafımızdan da destek verildiği ileri sürülebileceği gibi, iyi niyetli olmayan diğer çevrelerin kontrespiyonajlarıyla sergilemek isteyebilecekleri oyunları bozma hususunda azami gayret ve hassasiyetin gösterildiği de ifade edilmelidir.

Topluluğumuz; Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı bünyesinde yer alan Atatürkçü Düşünce Topluluğu, Toplum Gönüllüleri Topluluğu, Doğa Sporları Topluluğu, Yaşam Sahnesi Tiyatro Topluluğu ile Dans ve Halkoyunları toplulukları ile de son derece iyi ilişkiler kurarak, mevcut üyelerimizin diğer topluluklara olan üyelikleri ve ortaya koydukları etkinlikleri her platformda desteklemektedir. Mevcut üyelerinin topluluğumuza üyeliğini engellemek isteyen bazı topluluk sorumlularının artık bu tutumu sergilemekten atıl olması memnuniyetle karşılanmış ve karşılanacaktır.

Ancak hemen belirtilmelidir ki, öğrenci arkadaşlarımızın birden fazla topluluğa olan üyelikleri, kendi kişisel gelişimleri açısından son derece olumlu bir karar olarak ele alınabilirken, üyelerin gösterdikleri performansı düşürücü bir etkenin de beraberinde ortaya çıktığı gözlemlenmektedir.

Topluluğumuzun önümüzdeki dönemde uygulamaya koymayı planladığı; diğer topluluklardan herhangi birine üyeliği söz konusu üyelerin pasif konumlarının korunarak, aktif görevlendirmelerinin yapılmamasına ilişkin alınan prensip kararı, tamamen yukarıda anılan handikabın giderilmesi kaygısını taşımaktadır. Oldukça rijit gözükebilen bu kararın uygulanmasına olan gereksinim, dışsallıktan tamamen arındırılmış olarak tecrübeyle sabittir.

Yeri gelmişken Sayın Rektörümüzün öğrenci topluluklarının yönetici ve temsilcileriyle yapmayı düşündüğü istişari toplantıya yönelik girişimin son derece faydalı olacağı düşüncesiyle, hemfikir olarak desteklediğimizi ifade etmek ve üniversitemiz yönetiminin bu idari yaklaşımının biz gençlere ve sahip olduğumuz fikirlere verilen değer ile duyulan saygının onulmaz bir ifadesi olduğu yönünde algılanacağının da bu noktada altının çizilmesi gerekmektedir.

Öte yandan dünya nüfusunun %30’unun gençlerden oluştuğu anımsandığında ve sahip olduğu dinamizmi düşünüldüğünde, gençlerin global boyutta dünya kalkınmasına, yerel düzeyde ise mensup oldukları kurumların gelişmesine olan potansiyel katkılarının büyüklüğü göz kamaştırmaktadır. Gençlik haklarının korunması, gençlerin eylem, söylem ve aktivitelerinin itina ile değerlendirilmesi, yarınlara yapılan bir yatırımın güvencesi olarak karşımıza çıkmaktadır. 1968 yılında Cenevre’de düzenlenen İnsan Hakları Konferansı’nın belki de en özgün cümlelerinden biri de şudur: “İnsan hakları ve temel hürriyetlerin tamamen uygulandığı daha iyi bir dünyada, genç neslin ideallerine güven duyulmalıdır.”

Ülkemizin tüm idari kademelerinde sıklıkla karşılaşılan bir fenomen olan bürokrasi ve onun klasik yaklaşımları yukarıda açımlanan doneleri kucaklamaktan oldukça ırak görünmektedir. Toplulukları vasıtasıyla öğrenci arkadaşlarımızın belki de ilk defa karşılaştıkları bürokratik işlemler ve bunları yürüten bürokrat ve teknokratların sergilemiş oldukları yaklaşımlar zaman zaman sıkıntı kaynağı olabilmektedir. Karşılaşılan sıkıntı ve sorunların çözümünün, ancak yeni icatlar ile giderilebileceği düşünülmektedir. Burada “yeni icatlar”; ilk defa bulunan ve uygulanan bazı yeni yapılar ile davranış kuralları ve sonuç olarak bunları, pratik ve düzenli uygulamaları içine katma süreci olarak tanımlanmaktadır. Şu da unutulmamalıdır ki, hukuksal somut normlar çerçevesinde yürürlük kazandırılan yerleşik kurallar, düzenlemeler ve uygulamaların gerekli ve elzem olduğu kabul edilmekle birlikte, yerleşik klasik yaklaşım ve rijit davranış kalıplarının modern organizasyonların kendilerini yenilemelerine olanak sağlamadığı aşikardır. Bu bağlamda gelişimci yeni yöntemlerin uygulanması, onun görece avantajları, yerleşik yapı ve ihtiyaçlarla uyumuna vurgu yapılarak sağlanabilir. Burada gelişimcilik ise sonuç odaklı, meydan okuyan çalışma ortamı ve keşfediciliği ifade etmektedir.

Kesin bir gerçektir ki, kamu idareleri özel sektör yönetiminden oldukça farklı bir yapı arz etmektedir. Mevcut kamu yönetimi (Public Administration) anlayışının “New Public Management” (NPM) anlayışına dönüştüğü ve bu istikamette gittikçe değişen ve gelişen yaklaşımlara gebe olduğu günümüzde; kamu yönetimi, toplum içinde büyük bir organizasyonun değil, aynı zamanda bizzat toplumun kendisinin yönetimi ile ilgilenmektedir. Modası geçmiş “idareci – dominant” yönetim şekli ile alt ve orta düzey uygulayıcı bürokratları artık bu değişikliklere cevap verememektedir. İstenilen sadece etkin bir yönetim değil, aynı zamanda daha açık ve duyarlı bir yönetim ve bunu özümsemiş uygulayıcılardır.

Genel olarak toplulukların karşılaştığı diğer bir sıkıntı ise maddi giderlerini karşılama hususunda kaynak sağlamada karşılaştıkları zorluklardır. Topluluk giderlerinin tamamına yakınını sağlamaya çalışan Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımız konuya ilişkin azami gayret ve hassasiyeti gösterirken, 01 Ocak 2006 tarihi itibariyle yürürlüğe giren yasa, toplulukların faaliyetlerinin belli ölçüde kısıtlanmasına sebep olmaktadır.

Bir örneğini başka bir üniversitede görmek mümkün mü bilinmez ama, topluluğumuzun örneğin mayıs ayında gerçekleştirdiği “Yılın En İyileri Ödül Töreni” için yürütülen yoğun mesai; bizzat Rektör Yardımcılarımızın verdiği destek ve sağladıkları imkanlar ölçüsünde, makam odalarından yapılan telefon görüşmeleri sayesinde gerçekleştirilmiştir. Yine Daire Başkanlığımızın harcama kalemleri içinde yer almayan bir takım organizasyonlara yönelik giderler ile diğer ağırlama masrafları, üyelerimizin kendi insiyatifleri sayesinde karşılanmıştır.

Resmi Gazete’nin 13 Şubat 1995 tarih ve 22201 sayılı Trakya Üniversitesi Kültür – Sanat ve Spor Birliği Faaliyet Yönetmeliği kapsamında belirtilen “klüp” gelir ve giderlerine ilişkin 10. Madde’nin “c” bendi ile 11. Madde hükümleri Topluluğumuz Yönetim Kurulu’nun almış olduğu prensip kararı gereği yürürlüğe koyulmamakla birlikte, topluluk üyelerinden aidat alınmamasına yönelik gerçekleştirilen uygulamanın önümüzdeki dönemde de yürütüleceğinin altı çizilmektedir. Ancak karşılaşılan maddi sıkıntıların giderilmesinde anılan yönetmeliğin 12. Madde’si; Kariyer ve Yönetim Topluluğu Tüzüğü’nün 30. , 38. , 39. , 40. ve 41. Madde hükümleri ile Kariyer ve Yönetim Topluluğu Genel Faaliyet ve Protokol Yönergesi’nin 29. Madde hükümleri Topluluk Yönetim Kurulumuzca saklı tutulmaktadır.

28 Temmuz 2006 tarihinde düzenlenen Üniversiteler Arası Kurul Toplantısı’nda Üniversiteler Arası Kurul Başkanlığı’nı Muğla Üniversitesi Rektörü’nden devralan ve geçtiğimiz günlerde Namık Kemal Üniversitesi Rektörlüğü’ne de tedviren atanan Sayın Rektörümüze görevlerinde başarılar dilerken; 2006 – 2007 Akademik dönemi boyunca 25. Kuruluş Yılını kutlayacak olan Trakya Üniversitesi’nin tarihinde görülmemiş başarılara imza atacağını ümit ediyoruz.

Bu bağlamda tüm üniversitemiz öğrencilerini bu kutlu hadiselerin heyecanını hep birlikte paylaşmaya, üniversitemizin adını yücelterek cumhuriyetimizin gönenci, milletimizin huzur ve mutluluğu için; ülkemizin sağlıklı, bilinçli, aydın, çalışkan, Atatürkçü gençleri olarak hep beraber omuz omuza yürümeye davet ediyoruz.


Alper COŞKUNÇAY
Kurucu, Eş-Başkan

.

Hiç yorum yok:

Son Konular

Son Yorumlar


" Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten, Çekildik îzzet-û ikbâl ile bâb-ı hükûmetten !.. "